Küresel Olarak Soğuyoruz

Benimsenen genel görüşe göre bundan 15-20 milyon yıl önce adına ‘big bang’ yani ‘büyük patlama’ dedikleri olay ile birlikte evren, uzay, zaman, madde… ve tabi su oluşmuştur. Yağış şeklinde inen suların yeryüzündeki çukurları doldurması neticesinde ise akarsular, denizler, göller, nehirler, okyanuslar… meydana gelmiştir.

Bu oluşumdan uzun yıllar sonra ancak dünya canlı yaşamına uygun hale gelmiştir. İlk canlı yaşamının ise denizlerde başladığı tahmin edilmektedir. İşin doğrusu insanın oluşumunun anne karnında, su dolu bir ortamda ve yine sudan meydana gelmesi bu görüşü doğrular niteliktedir.

O gün bu gündür adına ‘su döngüsü’ dediğimiz yeryüzündeki suların buharlaşması ve daha sonra yoğuşarak dünyamıza yağış olarak düşmesi muazzam bir işleyiş olarak devam etmektedir.

Bugün bilinenin aksine -genel anlamda- sıcaklıkların artışıyla yağışların arttığını, sıcaklıkların düşüşüyle birlikte ise yağışların azalacağını söylemek mümkündür. Yani sıcaklık ile yağış aslında doğru orantılıdır. Çünkü sıcaklık arttığında buharlaşma da artar. Artan buharlaşma ise çok yağış demektir. Bu görüşten yola çıkarak küresel ısınmanın kuraklık değil bilakis yağışların artacağı anlamına geldiğini söylemek mümkündür. Kısacası; -genel anlamda- sıcaklık demek yağış demektir.

Bundan yola çıkarak diyebiliriz ki; dünya her geçen gün küresel olarak ısınmıyor bilakis soğuyor. Bugün gazetelerde adına ‘Küresel Isınma’ dedikleri şey aslında ‘Küresel Soğuma’dır gerçekte. Çünkü bilimsel veriler bize diyor ki; bundan 200 milyon yıl önce dünyanın ortalama yıllık sıcaklığı 23 C derece iken bugün dünyanın ortalama yıllık sıcaklığı 15 C derece civarındadır.

Evet, her geçen yüzyıl küresel olarak ısınmıyor bilakis soğuyoruz.