Blog – Yusuf Tosun

Skip to content

En Son Eklenenler

AŞKIN RENGİ SİYAHTIR / Y.Tosun-öykü

Akif’in Son Yılları…

Yusuf TOSUN Sultanbeyli Kitap Fuarı’nda…

Ziller kimin için çalıyor?

Eylül’de Gel…

Rasim Özdenören’in Ardından…

28 Eylül 2022

Facebook
Twitter
Instagram

Hakkında
Makaleler
Kitaplar
Söyleşiler
Etkinlikler
Galeri
İletişim

Search for:

Home
Blog

Blog

Paylaş:

Paylaş:

Search for:

Follow @ysftosun Tweets by ysftosun Tweet to @ysftosun

Kitap muhabbete açılan kapıdır. Fuarlar ise; b

Kitap muhabbete açılan kapıdır. Fuarlar ise; bir nevi bu muhabbete davetiye niteliği taşır.
Bir muhabbeti çoğaltma vesilesiyle;
Sultanbeyli Kitap Fuarında yapılacak kitap imza programımıza tüm kitap dostlarını bekleriz.

🗓️ 1 Ekim Cumartesi
🕛 16.00-18:00
📍Çıra Yayınları Standı

#SultanbeyliKitapFuarı
#kitaplarındünyasıseniçağırıyor

İdeolojiler dönemi çoktan bitti, artık kültü

İdeolojiler dönemi çoktan bitti, artık kültürler yarışıyor ve dahi çatışıyor...
*** *** *** ***
Kalabalıklar arasında hızla yalnızlaşan günümüz insanının en büyük açmazlarında biri hiç şüphesiz ‘kültürsüzlük’tür. Bu aynı zamanda çağdaş küresel sistemin beraberinde getirdiği bir sonuçtur. Böylece ‘çokluk’ içinde yaşanan ‘yokluk’ beraberinde aptallaştırılmış, aylak ve de alık bir güruh peyda etti. Bireyler artık sanal dünyanın sözde ‘sonsuz’ ama gerçekte ‘daraltılmış’ sınırları içinde var olan ruhunu kaybediyor. Bu yara gittikçe derinleşiyor ve devası olmayan bir illete dönüşmek üzere! ...

Bir devletin büyüklüğü sadece ekonomik göstergelerinden değil, kültür-sanat-edebiyat değerlerinin yaşanmasından, yerleşmesinden belli olur.

Çünkü kültür de, eğitim de, sanat da bir beka mücadelesidir. Kültür-sanat-edebiyatınız varsa yasarsınız, değilse yok olmaya mahkumsunuz. Şayet kültür-sanat-edebiyatınız sağlam temeller üzerinde ise hiçbir güç sizinle baş edemez.

Hâsıl-ı kelam; yeni bir kültür hamlesi ve de medeniyet inşasına şiddetle ihtiyacımız var!

Temennimiz; insanlık medeniyetinin kültür, sanat, eğitim ve edebiyat ile hayat sahnesinde yeniden şahlanması!... Bunu hep birlikte başarmak zorundayız

Öykü tadında yaşanmışlıkları okuyunca birçok detayda kendinizi buluyorsunuz aslında.
Yıldız Ramazanoğlu “Papağanlar Panayırlar Hasatlar” isimli yeni kitabında yazıdan yaşantıya ve dahi ölmeye dair yeni kapılar aralıyor. Zaman zaman o kapılardan içeri girip kendinizle yüzleşiyorsunuz bir bakıma.
Bu arada yazarın eserlerinin arkaplanına da tanık oluyorsunuz.
Tabii herşey okumayla başlıyor. O nedenle bu kitabı sadece edinmekle yetinmeyin, mutlaka okuyun da...
Ben aldım, okudum ve müstefit oldum.
Siz de alın, okuyun derim....

Ölüm ki, dünyayı anlamlı kılan en önemli de

Ölüm ki, dünyayı anlamlı kılan en önemli derstir...
O ders doğumla başlıyor ve bir ömür boyu devam ediyor aslında.
O nedenle zaman zaman mevtalarla hasbihalde bulunmak yaralara iyi geliyor.

YAZMASAM DELİ OLACAKTIM Söz vermiştim kendi ke

YAZMASAM DELİ OLACAKTIM

Söz vermiştim kendi kendime. Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”
(Sait Faik Abasıyanık, Haritada Bir Nokta)

SÖZ KONU SU’ kitap çalışmasında ağırl

SÖZ KONU SU’ kitap çalışmasında ağırlıklı olarak suyun hayatla olan ilişkisi üzerinde duruluyor. Suyun hafızasından tutun da canlı ve akıllı haline varıncaya kadar birçok özelliğine değiniliyor. Suyun birleştirici ve iyileştirici gücü hatırlatılıyor. Yine suyun davranışlarından yola çıkılarak karşılıklı bir hasbihâlde bulunuluyor. Ayrıca suyun iki hidrojen ve bir oksijenden (H2O) daha fazla anlamlar ihtiva ettiğinden bahsediliyor. Çünkü söz-konu olan su insan için hayati değerdedir.
Unutmayalım ki; ‘su biterse hayat da susar.’
Çünkü su, sadece su değildir.

DÜNDEN YARINA SU kitabında dünyada ve ülkemizd

DÜNDEN YARINA SU kitabında dünyada ve ülkemizde mevcut sularla ilgili hatırlatmayla birlikte suyun dünü bugünü ve yarınına da ışık tutuluyor. Sanal su ve su ayak izi ile bir durum tespitinde bulunuluyor. Su çatışması ve paradoksuna dikkat çekiliyor. Su yönetiminin önemine vurgu yapılıyor. Ayrıca İstanbul su medeniyeti ve suyun çeşme, hamam hali ile ilgili hatırlatmalara da yer veriliyor. Tabii suya gönül veren hizmet erleri yani ‘su yolcuları’ da selamlanıyor bu çalışmada.

Yeniden okunduğunda insanı yenileyen, yenileten

Yeniden okunduğunda insanı yenileyen, yenileten ve de yenilenen eserler vardır.
Mesela; Gül Yetiştiren Adam...
Evet, Gül Yetiştiren Adam’ı klasik tadında yeniden okudum. Ve 26 yıl önce düştüğüm nota yenilerini ekledim.
Bu vesileyle ustayla randevusuz görüşüp uzun uzun söyleştik. O konuştu, ben dinledim. Yanıbaşında duran güller solmaya başlamıştı. Gül yetiştiren adamdan söz açıldığında, sustu ve sadece gözyaşı akıtarak cevap verdi.
Çaresiz suskunluğuna eşlik ettim ve bol bol nasihatlandım...

Bir yayınevinden daha fazlası...

Bir yayınevinden daha fazlası...

Enver Paşa, yüz (rakamla 100) yıl önce Kurban

Enver Paşa, yüz (rakamla 100) yıl önce Kurban bayramının ikinci Cuma günü -yani bugün- (4 Ağustos 1922) aynı zamanda yeni bir Cumhuriyetin kuruluş arifesinde Pamir’de Çeğan tepesi eteklerinde Cuma vaktinde kendisine kurulan hain bir pusu neticesinde kanının son damlasına kadar çarpışa çarpışa ruhunu teslim etti.
İşin doğrusu onu; ‘Pamir eteklerindeki gelişmelerde, karşı tarafın silahlarından ziyade, jeopolitik şartlarla, çağın gelişmeleri ve hiç tanımadığı bir ülkenin sosyal çarkları yendi.’(ŞSA)
Bugün geçmiş tarihimizi bir de Enver Paşa üzerinden okumak gerektiği düşüncesindeyim. Bu yöntemi denemek isteyenler için en güzel kaynak ise Şevket Süreyya AYDEMİR’in okullarda ders kitabı olarak yer alması gereken üç ciltten müteşekkil ‘ENVER PAŞA’ adlı eseridir.
Bu vesileyle Enver Paşa’nın ruhu şad, mekanı cennet olsun….

Sanırım 2006 yılıydı. Rasim Özdenören abi

Sanırım 2006 yılıydı.
Rasim Özdenören abi ve muhterem eşi Ayşe abla ile bir sempozyum vesilesiyle Adıyaman’da birkaç günü birlikte geçirdik. Rahmetli Erdem Bayazıt da vardı. E. Nazif Gürdoğan, Kenan Gürsoy, İsmail Kıllıoğlu da...
Hoş bir aile tablosu vardı. Bizden biriydi Rasim abi. Hayranlığım daha da arttı. Sade bir yaşam ve mütevazı bir duruşa sahip olduğunu yakından müşahede ettim.

Evet alçakgönüllüydü. Lakin sözünü sakınmazdı hiçbir zaman. On ikiden hedefine saplardı. Kıyasıya tartışırdı yeri geldiği zaman.

Daha sonraki yıllarda da Rasim Özdenören o vakur duruşunu hiç kaybetmedi. Hep üretti, örnek oldu. Otuzun üzerinde esere imza attı. Bir o kadar da konferans, sempozyum… benzeri etkinliklerde yer aldı. Bizim kuşağın üzerinde ciddi emekleri var. Bizden önce ve sonrakilerinin üzerinde de…

Onu Rilke’ye, Dostyevski’ye benzetenler var. Ne alaka!… Kimseyle kıyasa ihtiyacı yok onun. O, Rasim Özdenören… Bizden biri…

O şimdi dünya sürgününü tamamladı ve göçünü toplayıp gitti. Anlaşılan onu çok özleyeceğiz.

http://yusuftosun.com/885/makaleler/rasim-ozdenorenin-ardindan/

“Onlar gittiler
Giderken bir muştu gibiydiler.” EB

Rasim Özdenören abimizi Eyüpsultan’da ebediyete uğurladık.

Rahmet olsun...

Üzgünüz... Gençliğimizin yılldızlarından R

Üzgünüz...
Gençliğimizin yılldızlarından Rasim Özdenören de göçünü toplayıp gitti.
Allah gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet, makamı ali olsun.

E Y H A C I !... B İ Z E N E G E T İ R D İ N

E Y H A C I !... B İ Z E N E G E T İ R D İ N?

"Ey hüccac, şimdi nereye dönüyorsun? Ve dönüşte heybende neler var? Hangi hediyelerle sevenlerine dönüyorsun?
Seni gözyaşı içinde uğurlayanlara neler vereceksin dönüşte?
Çin ve Japon yapımı hediyeler midir bavuluna doldurdukların! Yoksa… Pakistanlı büyük şair ve düşünür Muhammed İkbal'in ifadesiyle; “O kutlu beldeden Hz. Ebubekir’in sadakati
ve cömertliği, Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Osman’ın ahlakı, Hz. Ali’nin ilim ve cesareti” midir beraberinde getirdiklerin! Bir
düşün!...
Merhum Ali Şeraiti’nin o işten seslenişiyle; “Ey hacı! Nereye gidiyorsun şimdi? Hayatına ve dünyana mı dönüyorsun?
Geldiğin aynı yola mı giriyorsun hacdan sonra? Asla! Asla!
Bu sembolik gösteride İbrahim’in rolünü oynadın! İyi bir aktör, kişiliği, rolünü oynadığı şahsın karakterinden tamamıyla
etkilenen insandır. Eğer bunu iyi becerirse, gösteri bitecek,
fakat eseri sürecektir. Oynadıkları rolü sürdüremeyip, unutulup giden pek çok aktör vardır!
İbrahim’in rolünü oynadın, yalnızca oynamış olmak için
değil, ibadet etmek ve sevmek için. İbrahim’in rolünü oynadıktan sonra yeniden kendi rolünü oynamaya dönme, İnsanların Evi’ni bırakma. Kendini bir köşeye çekme. İhramını önceki elbiselerinle değiştirme.”
Bir düşün!..."

(HAC POSTASI, YUSUF TOSUN, ÇIRA YAYINLARI, S:121)

15 Temmuz Şehitletlerine Mektup kitabında payı

15 Temmuz Şehitletlerine Mektup kitabında payıma düşen şehidime mektubumdan bir kesit:
Sevgili Şehidim Suat AKINCI,
Dünya gözüyle hiç karşılaşmadık, yan yana oturup hiç sohbet etmedik, sesli ve yazılı da hiçbir iletişim ve ilişkimiz olmadı. Kim bilir bugün hayatta olmuş olsaydın karşılaşır, konuşur, sohbet eder miydik? Bundan da emin değilim. Ancak bedenen aramızda olmasan da ruhunla aramızda canlı olduğun bugün kaleme aldığım bu satırlarla yüreğimin en mutena yerinde olduğundan emin olabilirsin. Bütün bu satırları biraz da mahcubiyet ve de pişmanlık dolu çekingen duygularla yazıyorum. Çünkü en zorunu sen yaptın, kolay olan payımıza düştü. Bu nedenle gıpta ediyorum sana ve tüm şehitlerimize.

Güzel Şehidim,

Şehitlik hak edilen bir mertebedir ve inanıyorum ki sen onu fazlasıyla hak ettin. Çünkü en ulvi mertebelerden biri olan şehitlik her kişiye değil, er kişiye nasip olur. Sen o kutlu erlerdensin. Çünkü sen kendini hep o kutlu günlere hazırladın ve ‘…seferberlik olacak ve ben şehit olacağım.’ sözlerinle o günleri hep özledin. Rabbim de dileğini kabul etti ve kendi yanına aldı. Ne mutlu sana ve bir şehit annesine yakışır metanetli, vakur duruşuyla Müfide anamıza.

Aziz Şehidim,

O hain darbe gecesi hiç tereddütsüz ve gözünü kırpmadan Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne gidip o gencecik bedenini bombalara siper ettin. Belki de gökten inen bombalara karşı tek savunma silahın elinden hiç düşürmediğin o siyah tespihin idi. Yaralı halinle oradan ayrılmayıp direnmeye devam ettiğine dair şahitlikler var. Kim bilir ne duygularla o çok sevdiğin kuşlar gibi ruhun meleklerle kanatlandı. Geride ise bir ahit kaldı aramızda; ‘…şehitler ölmez, bu dava sahipsiz kalmaz.’ Kimi sözünde bulundu, kimisi ise sırasını beklemekte… Ne mutlu ahdini yerine getirenlere!…

Kutlu Şehidim,

(...)

KAYNAK:

251 ŞEHİDE MEKTUP -15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE

OKUR YAYINLARI

Hacıların kafile kafile gelmeye başladığı b

Hacıların kafile kafile gelmeye başladığı bir zamanda Hac Postası
kitabımıza @Selvigulsahin Milat Kültür Sanatta yer vermiş.
Teşekkürler...

Mevsim Hac ve kafile kafile O’na yolculuk var.

Mevsim Hac ve kafile kafile O’na yolculuk var.

Hac iklimini yeniden hatırlamak, yaşamak isteyenler için...

“Hacda yaşadığım duygu ve düşüncelerin, içimde saklı kalmasına, o ulvi tadın damağımla sınırlı tutulmasına gönlüm rıza göstermedi. Hac boyunca kalemim de benimle birlikte sürekli mesai yaptı. Bir an olsun içinde takke, tesbih ve seccadenin yanı sıra; kalem ve not defterimin de olduğu sırt çantasını yanımdan ayırmadım. Bütün içtenliğimle duygularımı, düşüncelerimi günlüğümle paylaştığım Cidde, Mekke ve Medine hattı notlarımı ok https://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=363555 umalarla zenginleştirerek dostlarımla paylaşmak istedim. Sevgili diyarından ilhamla yazılan bu mektuplar neticesinde ise;
‘’Hac Postası’’ adlı bu eser ortaya çıktı.’’

https://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=363555

Bu ara Mevlana İdris okuyorum. Gecikmiş bir o

Bu ara Mevlana İdris okuyorum. Gecikmiş bir okuma, biliyorum.
Okudukça yetişkin ruhum çocuklaşıyor adeta. Çocukluğuma, yetişgin çocukluğuma uzanıyorum. Ruhumun kuytu köşelerinde küllenmiş hatıraları avuçluyorum. Kirletilmiş bir dünyadan çocuk masumluğuna kaçıyorum böylece.
Ne bileyim, iyi geliyor yaralara Mevlana İdris okumak...

Geç Kaldım Ah her şey burada kalıyor demek

Geç Kaldım

Ah her şey burada kalıyor demek
Bu içimizi ısıtan güneş
Özenle kurduğumuz evler
Aşk için büyüdüğümüz günler
Yorgunluklarımız
O aziz acılarımız savaşlar
Demek hepsi
Burada kalıyor öyle mi
Boşuna yaşadık desene
Özgür bir yürek olmaktı en güzeli

Mevlâna İdris Zengin

Selvigül Kandoğmuş Şahin’in henüz çiçeği

Selvigül Kandoğmuş Şahin’in henüz çiçeği burnunda “Senden Daha Güzeli Yok” kitabı içinde hem yerel hem de evrensel motifleri barındıran kendine özgü üslubuyla kaleme alınmış öykülerden oluşuyor.
Neredeyse bütün öykülerinde geçmişle günümüz arasında mekik dokuyor , soluklanıyor ve de geleceğe yol alıyorsunuz.
İlk elden okudum, müstefit oldum.
Siz de okuyun ama okuyun , derim.

Load More... Follow on Instagram

Son Eklenenler

AŞKIN RENGİ SİYAHTIR / Y.Tosun-öykü
Akif’in Son Yılları…
Yusuf TOSUN Sultanbeyli Kitap Fuarı’nda…
Ziller kimin için çalıyor?
Eylül’de Gel…

Categories

Etkinlikler Galeri Genel Kitaplar Makaleler Söyleşiler

Galeri

by Site Kurgu © Tüm Hakları Saklıdır I YusufTosun.com Royale News by Themebeez